17 Temmuz 2023

GÖRÜNÜŞE İNANIN


Edward Grylls’in 'Ultimate survival' dizisinin bir bölümünden alıntı yapacağım. Vahşi doğada nasıl hayatta kalınacağını öğretiyordu. Bu kez dağlık bir bölgedeydi. İleride bulutlar gördü ve izleyicilere bir bilgi notu aktardı.


Vaktiyle bir meteorolog arkadaşına sormuş: "Ben vahşi doğada iken, ileride gördüğüm bulutların fırtına getirip getirmeyeceğini nasıl anlarım? Bana bulut tipleri hakkında bilgi versene."


Arkadaşı gülmüş. "Hiç gerek yok." demiş; "Nasıl göründüğüne bak, yeter. Bir bulut, görünümü ile sende nasıl duygular uyandırıyorsa, gerçekte de öyledir. Yani eğer bir bulut, korkutucu derecede karanlık ve karmaşık görünüyorsa, fırtına getirir. Yok eğer huzur veren, hoş bir görünüşü varsa, zararsızdır."


Çok ilgimi çekmişti bu tespit. Dünyayı bizim için yaratan rabbimizin, dünyadaki objelere de, bize ipucu olacak birer görüntü vermiş olması, çok mantıklı gelmişti.


Örneğin hayvanları düşünelim. Timsah, aslan, akrep gibi hayvanları ilk kez gören ve haklarında hiç bilgisi olmayan birisi bile, onların sadece görünüşlerinden, tehlikeli olduklarını hisseder, değil mi? Oysa insana faydalı olan at, koyun, tavşan gibi hayvanları görünce, içimize bir sıcaklık, yüzümüze bir gülümseme gelir.


Peki böyle olmasaydı, hele tersi olsaydı, nasıl olurdu, bir hayal edin. Mesela kedi ile sırtlanın bedenlerini değiştirdiklerini farz edelim. Sırtlan kedi gibi sevimli görünüyor. “Aman ne şeker şeysin sen.” diye sevecek oluyorsunuz, hart diye elinizi parçalıyor. Veya tersine, bir kedi kendisini bize sevdirmek için yanımıza sokuluyor. Ama sırtlan görünümünde olduğu için, tiksinip uzaklaşıyoruz tabii. Hangi normal insan böyle bir kediyi sevebilir ki?


Aslında bu ipuçlarının, burnumuzun dibinde, çocuklarımızda bile var olduğunu görürüz. Farz edin ki, bebekler doğduklarında, anne karnında geçirdikleri o eciş-bücüş aşamalardan birisinde iken doğuyor olsunlar. Solucana benzeyen garip bir beden, kurbağa gibi bir kafa. Mecbur seveceksiniz tabii. Ama hayli zor, değil mi? Ama rabbimiz onları tam da en sevimli bir görünüşe ulaştıklarında dünyaya getiriyor. Bu bile büyük bir nimet aslında. Hatta dikkat ettiyseniz, o sevimli bebeklik dönemlerinde, terleri, hatta dışkıları bile hoş kokar.


Koku deyince, bu ipuçlarının kokular âleminde de olduğunu fark edebilirsiniz. Biraz mide bulandırıcı olacak ama, leşleri örnek vereceğim. Her insan leş kokusundan tiksinir. Nitekim leşler insan için zararlıdır ve bunu hissettirecek, uzak durmamızı sağlayacak bir koku verilmiştir onlara. Ama örneğin akbabalar için o koku, kebap kokusu gibidir. Zira onlar için zararsız, tersine besleyicidir. Siz hiç bir akbabanın, “feci kokuyor ama mecburen yiyeceğiz” havasında leş yediğini gördünüz mü? Ya da leşler, insan için de iştah açıcı, mis gibi kokuyor olsaydı, kaç insan telef olurdu kim bilir?


Sözün özü: Bu dünyayı ve içindekileri bizim için yaratan zat, rahmetiyle, her şeye bize yönelik işaretler koymuş, bizi koruyacak bir surette şekil, ses, koku gibi özellikler vermiş her şeye. Yani görünüşe inanın. Rabbimiz bizi kandırmaya çalışmıyor. Tersine, her şeyde bize olan merhametini gösteriyor.