27 Ekim 2023

HUZURA ERMENİN YOLU


Soru: Stresten kurtulmak ve huzura ermek için ne yapabiliriz?


Cevap: Bu genel soruya, Kur'an eczanesinden çok özet bir cevap verebiliriz. İnşirah (ferahlık) suresinin 7. ve 8. ayetleri okuyalım: “Boş kalınca hemen diğer bir işe sarıl. Ve sadece Rabbine yönelip dayan.”


İlk emir şuna işarettir ki: İnsan hareket ve mücadele için yaratılmış bir varlıktır ve ancak ciddi bir işle meşgul olduğunda enerjisini boşaltıp rahatlayabilir. Nitekim “Mutlu insan, mutlu olup olmadığını düşünecek vakti olmayan insandır.” denilmiştir. Zira ne kadar sağlıklı ve mutlu olsanız da, çalışmayı bırakıp kendinizle uğraşmaya başladığınız an, mutlaka bazı sorunlar, eksikler görür veya üretirsiniz. Gereksiz evham ve düşüncelerde boğulmaya başlarsınız. Oysa hedefi uğruna bir koşturmaca içinde olan kişinin, ufak şeylerle uğraşacak vakti olmaz.


Örneğin diyelim ki çarşıda amaçsızca, boş boş dolaşıyorsanız. “Bu adam omuzuma niye çarptı? Karşıdaki bana neden baktı? Bu çöp buraya neden atılmış?” vs. gibi düşüncelere kapılmanız mümkündür. Ama bir yere yetişmek için hızlıca yürüyorsanız, bu ayrıntıların hiçbiri dikkatinizi çekmez.


Meslek hayatımda şunu net biçimde gördüm ki, insanlar zorlu dönemlerde psikiyatrik hastalıklara pek yakalanmıyorlar. Tersine, zorluklar bitip rahata erdiklerinde bunalıma giriyorlar en çok. O yüzden de en fazla psikiyatrik rahatsızlık, boş oturan emeklilerde görülüyor. Yani "rahatta zahmet, zahmette rahat vardır" sözü önemli bir gerçeği ifade eder.


Ayetteki ikinci cümle olan “Ve sadece Rabbine yönelip dayan.” ise şuna işaret olsa gerektir ki: Dünyanın bunca karmaşık koşturmacaları, girift ilişkileri, insanın kalbini ve zihnini dağıtır. Her şeyden etkilenen ve her şeyi isteyen insan, neye el atacağını bilemez, neleri önceleyeceğini kestiremez, bir kaos içinde kalır. Üstelik yöneldiği ve bağlandığı her şey geçicidir ve eninde sonunda elinden çıkacaktır. Kaybedeceğini bile bile sevmek veya elinden çıkacağını bile bile sahiplenmek, onulmaz bir yaradır.


İşte bu haldeki bir insana huzur verecek olan, her şeyin dizgini elinde, her şeyin anahtarı yanında, her yerde hazır ve nâzır olan sonsuz bir varlığa yönelip, tevhiddeki huzuru bulmaktır. Sadece onun rızasını düşünmek, başkalarından beklentilerini sıfırlamaktır. Her yaptığını sadece onun rızası için yapmak, onu-bunu değil, sadece yaratıcısını memnun etmeyi hedeflemektir.


Zaten tek yaratıcı odur. Görünürde başkalarının eliyle gelen her şey aslında ondan gelir. Ondan başka istenmeye değecek biri yoktur. Ondan başka bize sonsuza dek eşlik edecek kimse de yoktur. Öyleyse ona teslim olmak, tüm kalbiyle ona yönelmek, sadece ona kul olmak lazımdır.


Ve her şeyi yaratan, istediği her şeyi “Ol!” demesiyle olduran birine kul olmak, onun emrinde yaşamak öyle bir mutluluktur ki, anlatılmaz, ancak yaşanır.